EGEÇEP çağrısıyla bir araya gelen birçok kuruluş ve çevre gönüllüleri, Efemçukuru köyünde altın madeni kapasite artırımı projesi için yeniden başlatılan ÇED sürecinde son durumu değerlendirip, İzmir´in ağır metallerle kirlenen suyu hakkında neler yapabileceğini konuştu. İzmir Tabip Odası´nda gerçekleştirilen toplantıya CHP İzmir Milletvekilleri Musa Çam ve Kamil Okyay Sındır da katılarak mücadeleye sonuna kadar destek vereceklerini açıkladı. Yaklaşık 2 saat süren toplantıda katılımcılar, konuyu İzmir gündemine ve Kanadalı şirket Eldorado tarafından işletilen altın madenini uluslararası boyutta Kanada´nın gündemine taşıma kararı aldı. ?Çevredeki insanlar bilgilendirilmiyor? CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, sorunla mücadele için yöre halkıyla birlik olunmasının önemine vurgu yaparak, ?Etrafımız tamamen sarılıyor; her yerde yağma ve talan düzeni var. Aslında hepimiz elimizden geldiği kadar bu düzene karşı hem hukuki mücadele veriyoruz hem de sokakta gerekli sesi yükseltiyoruz. Ama demek ki yetmiyor ve biraz daha fiili bir güçle sokağa çıkmamız gerekiyor. Yöre halkıyla birlik olarak gidip insanlara sorunu anlatmamız gerekiyor. Birçok insanın bu kapasite artırımından haberi bile yok. Burada alınacak kararlar doğrultusunda bir yol haritasını önümüze koymamız gerektiğini düşünüyorum. Her türlü doğa katliamına karşı sizlerle omuz omuzayım? diyerek desteğini açıkladı. ?Garabet bir durum var? CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır ve Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Ali Osman Karababa, Ankara´da düzenlenen İnceleme Değerlendirme Komisyon toplantısına katılarak itirazlarını dile getirdiklerini ifade ederek toplantıdan edindikleri izlenimleri katılımcılarla paylaştı. Sındır, mahkeme kararına rağmen bunun neden yapılmak istendiğine dair soru önergesi vereceğini ve bürokrasinin geldiği noktadan dolayı çok üzgün olduğunu ifade ederek, ?Ortada bir yargı kararı var. Geçtiğimiz Nisan ayında mahkeme verdiği karar ile 2012 yılında alınan ÇED Olumlu Raporunu iptal etmiştir. Yargı kararına rağmen ve böyle bir karar hiç yokmuş gibi davranarak yeni bir ÇED sürecini başlatmak, hukuku hiçe saymaktır, mahkeme kararına direnmektir, devlete meydan okumaktır ve suçtur. Hukuk devleti olduğu Anayasa ile güvence altına alınmış bir ülkede yaşıyoruz. Her kişi ve kurum yargı kararlarına saygı göstermek ve gereğini yapmak zorundadır. Şimdi burada garabet bir durum söz konusu. Ve bu garabet resmi kurum ve kişiler eliyle yürütülmektedir" dedi. ?Doğaya ve insana tehdit var? Efem Çukuru´nda faaliyet gösteren şirketin kapasite artırım girişimine, mahkeme tarafından oluşturulan bilirkişi tarafından dur denildiğini hatırlatan Sındır; ?Yani mahkemenin oluşturduğu, bilim insanlarından oluşan bilirkişi heyeti kapasite artırımının çevreye, doğaya ve insan sağlığına tehdit görmüştür. Ortada böylesi bir bilimsel çalışmaya dayalı bir karar varken şirketin işe sil baştan başlaması ve kamunun da buna alet edilmesi anlaşılır bir şey değildir. Burada yapılacak kapasite artırımı insan için de, çevre için de tehlike oluşturmaktadır ve mahkeme kararlarını yok sayarak yapılan işler doğru değildir" dedi. ?Mahkeme kararına direniyorlar? EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı tarafından yapılan durum değerlendirmesinde, İzmir´in arseniksiz tek su havzası olan bölgenin aynı zamanda orman alanları, ekolojik üzümleriyle, İzmir´in damı olarak nitelendirildiği ve dolayısıyla Efemçukuru´nda yaşanacakların İzmir kentini doğrudan etkileyeceğine dikkat çekildi. Cangı, ?Efemçukuru altın madeninin Çevre Kanunu´nun 15. maddesi gereğince derhal kapatılması, işletme hakkında idari yaptırımlar uygulanması gerekmekteydi. İzmir´in yaşamı için büyük tehdit oluşturduğu mahkeme kararı ile kanıtlanan maden işletmesinin mühürlenmesi beklenirken, yeniden ÇED sürecinin başlatıldı. Başlatılan yeni ÇED süreci mahkeme kararına karşı direnmedir, suçtur. Mahkeme kararı ile ağır metal kirlenmesine yol açtığı tespit edilen faaliyetin durdurulmaması açıkça hukuka aykırıdır, yarattığı tehlikeler göz önüne alındığında İzmir´e karşı işlenmiş en ağır suçtur. Konuyu İzmir´in gündemi haline getirebilirsek biz bunu engelleriz. Bununla ilgili çeşitli kampanyalar yürütebiliriz? diyerek neler yapılabileceğini tartışmaya açtı. Haber Merkezi