KOKU
Melek Balseven

Yazın sıcağı, gençliğin maceracı ruhu biraz da alternatif bir tatil yapma isteği birleşince soluğu güzel bir koyda almıştık. Hayatımın ilk ve son çadır macerası. Üstelik Sıla henüz üç yaşlarında ya var ya yok. Küçük tüp sınırlı kapkacakla olabildiğince bir bir şeyler yapıyoruz işte. O yıllardaki dal gibi halime bakan yanılırdı; aslında hayatımın her döneminde tam bir lezzet avcısıyımdır.  Neyse işte doğanın kucağından şehre indiğimiz bir sabah burnumda mis gibi kıymalı börek kokusu! Ekibe döndüm; yakında kıymalı börek var! Güldüler bana sen özlemişsin deyip geçiştirmeye çalışıyorlar. Yok yok var; hem de bizim Menemen usulü. Evet kimseyi dinlemeden o sokak senin bu cadde benim düştüm börek peşine. Hep birlikte çay bahçesinde keyifle böreklerimizi yerken seyyar tezgahını çabucak boşaltmanın mutluluğuyla o gün evine dönen yaşlı beyefendi iyi ki o sokaktan geçmişim demiş midir bilmiyorum, ancak en azından o ekipten hiç kimse bir daha böylesi konularda benimle iddiaya girmedi. Koku önemlidir. Ortam hakkında bilgi verir. Ya bir güzellik, ya bir tehlike ya da pisliğe yaklaştığının istihbaratını ulaştırır o minik gözle göremediğimiz moleküller. Metoforik anlamda da bir terim vardır. “Burnu iyi koku almak.” Bu kokuları bazen bir hisle sezgisel olarak da alırız. İlgi alanlarına, yaşanmışlıklara yada emarelerin yoğunluğuna ve sıklığına göre bireysel yada kitlesel olarak alırız o kokuları. Çağımız manipülasyonlar çağı. Her dönem bir konu aniden gündeme düşer herkes onu tartışır olur. Sağdan bakanlar, soldan bakanlar yandaşlar karşıtlar derken bir gerilim alanı, çatışma mezrasına dönüverir sanalı, reali. Birden bir gelişme olur ve herkes belliydi zaten diyerek kabulde kalır yada kaldırılır. Son günlerde televizyonda, sosyal medyada da benzer kokular geliyor burnuma. Duyduklarımız gördüklerimizi aklın süzgecinden geçirmeden, neden şimdi? Sorusunu sormadan ve sonuçlarının kimi nasıl etkileyeceğini irdelemeden ve en önemlisi mümkün olduğunca objektif ve duru bir gözle bakmadan kapılıp gitmeyelim derim. Bizim nesil çok şey yaşadı çok şey gördü ve yaşadığımız her şey daha sağduyulu olmayı öğrenmiş olmamız için yeter de artar bile. Burnumuza her zaman lezzeti çağrıştıran kokular gelmez. Bazen de yaşanmışlığın tecrübenin bizlere kazandırdığı yetilerle hissettiğimiz olabilecekleri uyaran sezgisel kokular da gelebilir, gelir de. Tecrübeli insanlarla, birlikte gençliğin heyecanı ve güncel donanımı iyi bir karışımdır. Bilenler ve yapabilenlerle daha güzel bir gelecek mümkün; üstelik kanmadan, kandırmadan.



Sayfa Adresi: http://www.menemeninsesi.com.tr/yazar/KOKU/1685