![]() |
Dün herkes gibi ben de Babala TV’nin Sayın Kılıçdaroğlu söyleşisinin yayına düşmesini bekledim. Geç oldu ama ilgiyle gece 2’ye kadar kesintisiz izledim. Bu arada videonun yayına düşmesini beklerken Youtube’da biraz gezindim. “Babala Mevzular açık” yazdığımda Sayın Erdoğan’ın gençlerle yaptığı bir söyleşi dikkatimi çekti. Açtım izlemeye başladım. Babala’nın programı değildi. Dikkat çeksin diye böyle bir başlık atılmış. Program Külliye’nin kütüphanesinde yapılmış. Tüm çocuklar tek tek seçilmiş. Arasında tek bir muhalif genç yok gibi. Belli ki hiçbir soru o gençler tarafından hazırlanmamış. Sorular da soracaklar da soru sırası da önceden belirlenmiş. Program sunucusu hanımefendi soru soracak gencin ismini okuyor. O genç ayağa kalkıyor. Önceden hazırlanıp kendisine okuması için verilmiş soruyu hayranlık ve tebessümle noktasına, virgülüne dokunmadan okuyor, sonra teşekkür edip yerine oturuyor. Sayın Cumhurbaşkanı cevapları önceden hazırlanıp, promturdan verilen cevapları her zamanki gibi gayet güzel okuyor. Gençler bu cevapları hiç yadırgamıyorlar. Yüzlerinde aynı ifade var. Hayranlık ve sempatiyle gülümseme. Olabilir!.. Büyüklere saygı gösterme, onlar karşısında had bilmek bizim örf ve adetlerimizde var. Doğrusu da bu zaten. Ayrıca karşılarında Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı oturuyor. Bu kişi Cumhurbaşkanı olmaktan öte kendilerinden yaşça büyük biri var. Saygı da nezaket te bize ve milletimize yakışan bir şey. Bence de doğrusu bu. Sonra Babala TV’nin programı yayına verildi. Eminim ki benim gibi binlerce insan aynı anda açtı ve yaklaşık 6 saat hiç aralıksız, sıkılmadan programı izledi. Salondakilerin çoğu AK Partili gençlerdi. Ama Sayın Erdoğan’a gösterilen, saygıyı, nezaketi, özeni Sayın Kılıçdaroğlu’na gösteremediler. Buraya da hazır sorularla gelmişlerdi. Lakayıt tavırlarla soruları sadece okuyorlardı. Karşılarında onlara bu fırsatı veren, her soruyu sorun diyen, sorgulamayan, fırça atmayan, tehdit etmeyen, yerinde özür dileyen 74 yaşında ana muhalefet partisinin lideri ve Cumhurbaşkanı adayı oturuyordu. En hafifinden ayıp oldu. Sayın Kılıçdaroğlu her soruya cevap verdi. Hiçbir genci azarlamadı, onlara sesinin tonunu hiç yükseltmedi. Hiç tehdit dili kullanmadı. Tuhaf olan inanılmaz yoğun bir programın sonrasında 8 saat süren söyleşisinde yorgunluk belirtisi olmadı. Yüzünün ifadesi hep şefkatli ve babacandı. Hiçbir soruyu geçiştirmedi. Saygıyla başladı. Saygıyla tamamladı. O kendi sınavından geçti ama gençler için aynı şeyi söylemek zor. Hangi anne baba çocuğunun saygısız olmasını ister. Trolleşmesini ister? Eminim bu evlatlarımızın anne babaları, tanıdıkları da bu tavır ve tutumdan rahatsız olmuşlardır. Çünkü aslında kendi sorularını sormuyorlar, sorduruluyorlar. Ayrıca soruları cevaplanırken dinlemiyorlar. Çünkü onlar soru sorarken Sayın Kılıçdaroğlu’na soru sormuyorlar. O rolü kabul ettikleri için onlara bu rolü ne kadar iyi yerine getirebildiklerini göstermeye çalışıyorlar. Bunu yaparken ne kadar kötü, itici göründüklerinin farkında değiller? Bu yaptıklarını oyun ya da eğlence sanıyorlar. Yazık oluyor. Oysa çocuklarımız bizim geleceğimiz. Umudumuz. Onları bu tür kötülüklere, kötü görüntülere alet etmek ne kadar doğru? Asıl kaybımız, asıl zararımız bu değil mi? Sevgi ve Saygılarımla