![]() |
IŞIĞI YANAN BİR EV “Gerçek iyilik su gibidir. Her şeye iyi gelir. Rekabet etmez.” ~ Lao Tzu Anneciğim, buralarda kaçta yatılıyor? Evladım, treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek. Trenden sizin bir yakınınız mı inecek? Hayır evladım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer, trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte yakınlarda ışığı yanan bir ev bulamazsa sokakta kalır. Işığı yanan bir ev olsun diye bekliyoruz, dedi. Eskiden tanımadığımız insanların girdikleri evlere şimdilerde tanıdıklarımız bile giremiyor. Bu gerçek hikâyeyi dinledikten sonra, Yaşar Kemal’in bir sözü geliyor aklıma: “O iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler.” Bence hepsi gitmediler, o iyi insanlar hâlâ daha aramızda var. Hayatınızda böyle insanlar varsa sakın kaybetmeyin. Hoşçakalın
Su gibi gönüllerimize akan bir söz. Okuduğumda beni çok etkileyen gerçek bir hikâyeyi Prof. Dr. Saffet Solak hocamızdan dinleyelim:
Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer, ilk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun yanında bir evdi, akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey diyemiyordum. Saatler epeyce ilerledi ama yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan hacı anneye sıkılarak sordum:
Merak ettim, tekrar sordum:
Hacı annenin cevabı inanılır gibi değildi:
Çünkü iyiler de ehline denk gelmeyen her şey gibi ziyan oluyor.
Can’da, inci mercanda…