İçinde bulunduğumuz pandemi süreci ve covid-19 etkisiyle enfeksiyonlar ve enfeksiyon hastalıkları yakın çevremizde olmasa bile haberlerde ya da kulaktan kulağa yayılan sözler haline geldi. Aslında enfeksiyon terimi yeni bir terim değil ve vücudumuzun her bölgesinde oluşup diğer bölgelere ve organlara yayılabilecek bir durum.

Yapılan birçok çalışmada ağız ile vücudun geri kalanı arasında enfeksiyonun yayılması ve enfeksiyondan diğer organların etkilenmesiyle ilgili ilişki bulunmuştur. Sistemik hastalıklarının bazılarının ilk belirtisi bazılarının ise uzun dönem belirtileri de ağız dokularında görülmektedir. Bu hastalıklar bazen direkt olarak diş eti problemlerinin başlamasına sebep olabilirken, bazen ise var olan problemin daha da şiddetlenmesine neden olmaktadır. Diş etlerini etkileyen hastalıklardan biri diyabettir.

Diş eti hastalığı olan diyabet hastalarında kan-şeker seviyesi kontrolü zorlaşır. Diyabetin genel etkileri ağız dokularında da sıklıkla görülmektedir. Kemiğin dayanıklılığının azalması ve enfeksiyon görülme ihtimalinin artması şeker hastalığının etkilerindendir. Ayrıca şeker hastalarının normal hastalara göre diş eti hastalığına yakalanma riski de daha fazladır. Bu etki tek taraflı değildir. Şöyle ki yapılan çalışmalar diş eti hastalığının var olan şeker hastalığının şiddetini artırdığını da göstermektedir. Şiddetli diş eti iltihabı ve diş eti hastalıkları durumunda basit bir diş fırçalama ve diş ipi kullanımı bile enfeksiyonun kana geçmesine ve diğer sistemlerin etkilenmesine sebep olabilir.

Yapılan çalışmalar ayrıca diş eti hastalığının tedavi edilmesinin kan şekeri düzeyinde de düzelmelere sebep olduğunu göstermektedir. Bu durum da şeker hastalığına bağlı olarak gelişebilecek olan komplikasyonları da önlemiş olmaktadır. Bu komplikasyonlar ciddi komplikasyonlardır. Retinopati ve damarlara zarar verme riski gibi ciddi durumların önüne geçilmiş olur. Bu hastaların herhangi bir şikayetleri olmasa da en geç altı ayda bir diş hekimine kontrole gitmeleri gerekmektedir. Ayrıca tedavilerden önce mutlaka ilaçlarını almaları gerekir.

Kalp hastalığı olanlar da diş hekimi kontrollerinde ve muayenelerinde mutlaka hastalıklarını hekime söylemeleri gerekir. Kalp hastalığı olanlarda enfeksiyon kontrolü en önemli durumlardandır. Özellikle enfektif endokardit ve kapak hastalığı olanlarda öncesinde antibiyotik profilaksisi gerekmektedir. Daha önce geçirilmiş bir kalp krizi hikayesi olup buna bağlı ilaç kullananlarda ilaçlarını asla kendi kardiyologlarına danışmadan bırakmamalıdırlar. Bu hastaların kan sulandırıcı kullanıyorlarsa bu durumu diş hekimine bildirmeleri kanama kontrolü açısından çok önemlidir.

Diş hekimliğinde bir diğer önemli konu da hamileliktir. Hamilelik kadınların hormonal açıdan değişim yaşadıkları bir süreçtir. Bu değişiklikler dişi çevreleyen dokuları da sıkça etkilemektedir. Hamilelik süresince diş eti problemleri sıklıkla görülebilmekte ağız bakımı iyi olanlarda hamilelik sonrasında geri dönmektedir. Ancak ağız bakımı iyi olmadığı durumlarda bu başlangıçlar diş etlerinin sonrasında da kötü olmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bulantı ve kusma şikayetleri fazla olanlarda mide asidi kaynaklı çürükler de gelişebilmektedir. Bu hastalarda 4-6 ay arası diş tedavileri açısından güvenli zamandır. İlk 3 ay ve son 3 ay doktorun izni olmaksızın tedavi yapılması bebeğin sağlığı açısından doğru değildir. Kadınların planlı hamileliklerinden önce ve hamilelik süresince diş hekimi kontrolünde olmaları diş ve diş eti sağlıkları açısından ve diş ağrısı çekmeden hamilelik geçirmeleri açısından önemlidir.

Sağlıklı gülüşler...

Sorularınız için: [email protected]  - www.disizmir.net