Şaşkınım sevgili okurlarım şaşkın hem de çok. İnsanların bu kadar pişkin olabilmelerini, ahlaksızlığın bu kadar tavan yapmasını, yalanın bu kadar kolay söylenebilmesini aklım almıyor. Pişkinliğin prim yapabilmesini bizim toplum olarak biraz saf olmamıza ve genetik hastalığımız olan çabuk unutma, hafıza eksikliği gibi rahatsızlıklarımıza bağlıyorum. Sizleri biraz geçmişe yolculuk yaptırıp küçük bir kaç hatırlatma yapayım.
Şimdi iktidardakilerin bize kumpaslar kurulmuş diye feryatlarına bakıyorum da zamanın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un basın toplantılarında bağıra bağıra bizlere asimetrik psikolojik harekât yapılıyor bunu hükümet yetkililerine ilettik deyişini hatırlıyorum. Sonuç olarak kimseler bu doğru feryatları duymadı, duymak işlerine gelmedi.
Her yerden toprak altına gömülmüş silahlar çıkarılıyordu, televizyon kameraları eşliğinde, uzmanlar çıkarılan silahların acele ile gömülmüş olduğunu, mühimmat diye çıkarılan bazı parçaların eğitimde kullanılan boş mühimmat olduğunu söylüyor, hatta genelkurmay başkanınca boru parçası denilerek olay karikatürize ediliyor ama ne hikmetse iktidar bunları gene duymadı, duymak işlerine gelmedi.
Gözaltına alınan gencecik teğmen ÇELEBİ’nin telefon kayıtlarına hayatında hiç tanımadığı, asla alakası olamayacak insanların telefon numaraları bilmem kaç saniye içinde yüklenerek suç örgütü ile ilişkilendirilmeye çalışıldı. Bilirkişi bu kötü niyetli davranışı tespit etti, sehven oldu dediler. Bugün, kendisi için feryat edenler bu gencin sesini duydu mu? Duymadı, duymak işine gelmedi.
Silivri zindanında kalp krizi sonucu öldü denilen rahmetli Kaşif KOZİNOĞLU, kendi el yazısı ile bu kumpasçıların neler yaptığını ve neler yapabileceğini yazdı. Sadece cesur bir gazetede bu mektuplar tefrika gibi yayınlandı. Bu kahraman kardeşimin sesini duydular mı? Duymadılar duymak işlerine gelmedi.
İktidar mensuplarından birisine suikast yapılacağı senaryosu peydahlanarak ortalığı velveleye verip hem mazlum yarattılar hem de Devlet sırrı olan KOZMİK Planlara ulaşmaya çalıştılar. Beş senedir soruşturması sürüyor netice yok, o zaman bu olayı gerçekmiş gibi mazlum ve kahraman edası ile televizyonlara anlatan şahıs bu günlerde itirafta bulunuyor benim üzerimden planlara ulaşmak istediklerini düşünüyorum diyor. Geç oldu ama gene de günaydın!
İşin tam da tuzu biberi denilecek cinsten bir olay var ki akıllara ziyan. Bakan çocuklarının ve bir banka genel müdürünün evinden çıkan paralar ve para sayma makineleri için ne demişlerdi hatırlayın. Paralar kumpasçılar tarafından konuldu bize ait değil öyle ise paraların devlete irat kaydedilmesi gerekmez mi? Yalan olduğunu paraların sahiplerine hem de faizleri ile geri verilmesinden anlamış bulunuyoruz.
Taraflı değilim, hele bir parti mensubu hiç değilim. Beni yetiştirenlerden öğrendiğim ve hayat düsturu edindiğim bir gerçek var ki öleceğimi bilsem doğruları söylemekten vazgeçmemek. İşte bu açıdan bakınca bu gün iktidar mensuplarının tüm bu kumpas olaylarından habersizlermiş gibi yapmalarını kabul edemiyorum. Buradan iki sonuç çıkarıyorum ya çok saf insanlarca yönetildik, senelerdir ayakta uyudular. Ya da çok ama çok pişkinler ve Allah’tan hiç korkmuyorlar.
Eskiyen bir yılı yalanı dolanı bol bir yılı acı, tatlı anıları ile geride bırakıyoruz, yeni yılın hepimize tüm insanlığa barış ve kardeşlik özellikle de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının aklını başına getirmesini diliyorum.
Saygı ve sevgi ile hoşçakalın
![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |